KIRKLAR TÜRBESİNİN TARİHİ/HİSTORY OF KIRKLAR TOMB.

 

Kırklar Türbesinin Tarihi, Müslümanlığın başlangıcında, Hicret takvimin 28 inci yıl (648) Hz Osman, (Uthman İbn Affan) hükümdarlığında, Ümmü Haram (Hala Sultan/ Hala Sultanın tarihi başka sayfada bulunacak) ile Hazreti Mohammede inanan ve Müslümanlığı yayılmak için 40 Müritler teknelerle Kıbrıs Iskele (Larnaca) sahiline çıkış etmişler, daha sonra 40 Müritler Kıbrısın Mesarya Ovasındaki, eski isim (Timbou) yeni isim (Kırklar) denen Köyüne taşınıp yerleştiler, burada BİZANSLI askerler tarafından KATLEDİLDİLER ve bugünün HAC yeri olan KIRKLAR TEKKE, (ERCAN HAVA Limanın arka kısmı) tarafı olan yerde iki ayrı Çukurlara gömüldüler.

1571  Tarihinde, II Sultan Selimin, Osmanlı Devletin Kıbrısı ele geçirmekten sonra, 40 Müritlerin izlerini bulmaya çalışan araştırmacılar ve sürekli adanmış çalışma ile iki çukurları nasıl keşfettiklerine ve bugünkü günde Müslümanlığı yayılmak için Şehit olan Kırk Müritler KIRKLAR TÜRBESİNİN KEŞF EDİLMESİNE, MUCİZE ÖRNEK OLMUŞTUR.

Tarihi yazılara göre, Araştırmacılar mezar alanı çevresinde bulunan bir çobana herhangi bir mezarın ya da bölgedeki olağandışı olaylara rast gelip gelmediği sorumlarına şu cevabı vermiş, çukurların olan mezar bölgesine işaret ederek şöyle dedi “Ben burada otların çok daha uzun ve daha yeşil büyüdüğüne şahit oldum ve hiçbir hayvan bu otlaktan sıyrılmadı ya da ayak basmadı, bunun üzerine burada kazıldıklarında 40 Müritlerin kalıntılarını ve kemiklerini buldular.

İngiliz tarihçi, Sayın Harry Luke’ ün kitabındaki ifadesi, Kırklar Tekke’de halen yaşıyan devrişin sözlerine göre, Şehitlerin 23’nün ayrı, ayrı gömüldüğünü ve diğerlerinin de bir çukurda gömüldüğünü belirtir. Türbenin popülaritesinden rahatsız olan bazı müslümanlığa inanmıyan insanlar dervişleri öldürmeye gelenler, ve beraberlerinde getirdikleri Kılıç gizemli bir şekilde adamdan geçmiştir, bir mizrak saldırganlardan birini boğazından geçirdikten sonra, Kuran okuma odalarının duvarına yapıştı ve bu olaylar üzerine “ Shahada” (Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resullüh) okuyup Müslümanlığı kabul etmişler, ayrıca bunlardan birisi olay yerinde, “ Tanrım, evimde hasta olan bir çocuğum var, senden şifa sağlığını bulsun ve tüm bana ait olan topraklarımı bu (Tekke/Türbeye) Vaadet ederim, evine dönerken, karısını çocuğunu tam sağlık içinde mutluluğunu ağlayarak bulur, ve aynen Kırklar Tekkesinin Çevresinde bulunan 200 dönüm toprakların koçanlarını devr eder, ve bugünkü güne kadar bu topraklar Vakıflar idaresinde Kırklar Tekkesine ait olan topraklardır. Şu anda, Mızrak halen daha Turbenin iç duvarlarında gömülü bulunuyor, ve yıllar önce kayıpta olan Kılıç bu hikayeleri bize kanıtlıyor.  

6 Temmuz 1958’de EOKA terör günlerinde, Kırklar Tekkesinnin İmamı,  Şeyhü Yusuf Mehmet Hilmi, Kıbrıslı Rumlar tarafından yakılarak öldürüldü, ayrıca geniş arazinin ortasında inşa edilen ve bölgelerden uzak olan İmamın odaları, Misafir evi, Kahve evi, İhmal ve Mutfak dışındaki binaların çoğu yakılıp, ve Mihrap (Türbe sunağı) yıkılmış terk edilmiştir, 21 Aralık 1958 tarihine kadar, Cuma ve din tatil günlerinde, yakında bulunan Meriç (eski isim Mora) köyünden Raif Salih hodja Türbeyi cemaata açıp kullanılırdı, Kıbrıslı Rumların, Türk toplumu üzerindeki 21 Aralık Saldırılarından sonra Kırklar Türbesi tamamen terk edildi, Ocak 2007’de ve Kasım 2012’de Kırklar Türbesi (Restore - Onarılmış) edilerek halka açıldı.

Tüm araştırmalardan sonra devamı eklenecek.